Haber

Akdeniz’in tarihi güneş santrallerinin tehdidi altında: ‘Bu bizim geçmişimiz’

ANTALYA –Yıllar süren diplomatik görüşmeler sonucunda ABD’den getirilen ‘Elmalı Sikkeleri’nin anavatanı olan ve Antalya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen ‘Elmalı Ana’ gibi birçok değerli eserle tarihe ışık tutan Elmalı ilçesi, şu anda Güneş Enerjisi Santrali (GES) projeleri altındadır.

Halihazırda 3 adet Güneş Enerjisi Santrali projesinin faaliyette olduğu ilçede Bayındır, Karyağdı ve Kocapınar lokasyonlarında kurulacak 3 adet yeni Güneş Enerjisi Santrali projesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvurularda bulunuldu. Bölgede yaşayanlar, santrallerin hem güçlü arkeolojik alanlara, hem bölgenin plato iklimine, hem de yoğun hayvancılığa zarar vereceği gerekçesiyle projelerin durdurulmasını istiyor. Antalya Müzesi ekiplerinin kurtarma kazılarında 34 tümülüs açıp inceledikleri bölgede halen açılmamış tümülüslerin bulunduğunun altını çizen uzmanlar, bölgenin koruma altındayken bile zarar gördüğüne dikkat çekti.

İlçenin kuzeyinde Bayındır Köyü’nde 10,8 hektar, güneydoğuda Kocapınar İlçesi’nde 72,3 hektar ve 29,33 hektar mera alanı için bakanlığa sunulan Güneş Enerjisi Santrali projelerinin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başladı. Bölgenin batısındaki Karyağdı İlçesi’nde. Rapor Bakanlıktan çıkmadan önce bölge halkının katılımıyla yapılan iki toplantıda projelere itirazlar dile getirildi.

Karyağdı ve Bayındır lokasyonlarında mera sınırları içerisinde yer alan Güneş Enerjisi Santrali uygulama alanı

KİLİSE, MOZAİK YAPI VE ANTİK MEZARLAR

Elmalı’daki Bayındır mevkii için Güneş Enerjisi Santrali uygulamasının antik yol güzergahı üzerinde olduğunu anlatan Arkeolog Recep Şahin, bölgenin kültür güzergahı olabileceğini belirterek, şöyle konuştu: “Burası antik peyzajın ortasında, enerji açısından güçlü bir bölge. Elmalı Hazinesi’nin bulunduğu taşınmaz kültür varlığı açısından.” . Yıllardır yurt dışından getirmeye çalıştığımız ‘Apple Coin’ler bu bölgede ortaya çıkarıldı. Burada birbirine yakın üç GES başvurusu yapıldı. Arkeolojik sit alanı olduğundan Elmalı Müzesi’nden onay alınması gerekmektedir. Özellikle Bayındır’da Güneş Enerjisi Santrali başvurusu yapılan alanda Müze Müdürlüğü tarafından kazı ve sondaj çalışmaları yürütülüyor. Arkeolojik araştırmalarda yeni kalıntılara rastlanıyor. Şu ana kadar kilise kalıntıları, tümülüsler, mozaik yapı ve antik mezarlar ortaya çıkarıldı. Müzenin onaylanması durumunda alanın kültürel özellikleri dikkate alınmayacaktır. Güneş Enerjisi Santrali projesi için bu bölgeye özgü pınar ağaçları tıraşlanarak yok edildi. Türkiye’de de olan budur. Duracaklarını sanmıyorum ama durmalarını istiyorum. Umarım geri adım atılır. “Bu bizim geçmişimiz.”

85 BİN HAYVAN MERALARDA BESLENİYOR

Güneş Enerjisi Santrali başvurusunun yapıldığı Bayındır ve Karyağdı’daki arazilerin çevre köylerdeki hayvan yetiştiricilerinin sürülerini otlatmak için kullandıkları meraları içerdiğini belirten çoban Celil Ayaz, şöyle konuştu: “Karyağdı Bayındır’da Güneş Enerjisi Santrali uygulamaları var. ve Kocapınar birbirine çok yakındır. Bu bölgedeki merada kayıtlı 3 bin hayvanımız var. Bu sadece bu mera için kayıtlı olan sayıdır. Bölgede 85 bin hayvan yetiştiriliyor. Elmalı Müzesi, halk arasında ‘İskender Yolu’ olarak bilinen bu bölgede kazı çalışmaları yürütüyor ve arazinin arkeolojik özellikleri inceleniyor. Böyle bir yere buldozerlerle girmek istiyorlar. Firma yetkilileri görüşmeye geldi. Bu ay iki toplantı yapıldı. Tescilli arazilerin geçtiği yere güneş enerjisi santrali başvurusu yapıldı ve bu amaçla 300-400 dönüm tescilli arazi satıldı. Ancak ÇED raporu henüz verilmedi. Hepimiz buna karşıyız. Bütün siyasi partilerin ilçe başkanları da buna karşı olduklarını söyledi. “Bakanlıkların vereceği kararda gözümüz ve kulağımız açık olacak.”

‘DİRENME GÜCÜMÜZ YOK’

Kocapınar Muhtarı Hasan Söylemez, bölgede güneş enerjisi santrali yapılmasına karşı olduklarını belirterek, projenin hem su kaynaklarına hem de bölge hayvancılığına zarar vereceğini vurguladı: “Buraya ısrarla güneş enerjisi santrali kurmak istiyorlar. Bu çalışmaya karşı olduğumuzu yetkililere açıklıyoruz. Biz bunu istemiyoruz çünkü santralin ısısı tek başına iklimi tamamen kurutmaya yetecektir. Bölgemiz kırsal, yer altı ve yer üstü suyumuz yeterli değil. Bunlar hayvancılıkla geçinen köylerdir. Akdeniz’de yıllık yağış miktarı az olduğundan meralarımızın verimi düşüktür. Yağışlı bir yerde 1 dekar alan yılda 8-10 ay yağış alarak 500 kilo çim üretirken, bizim arazimizde 8 kiloya yakın çim üretiliyor. Sahip olduğumuz meralar aslında hayvancılık için yeterlidir. “Burada kimse bu projenin hayata geçmesini istemiyor ama dayatılırsa da direnecek gücümüz yok.”

‘BOZOVA GES’İN İPTALİ PRİM OLSUN’

Elmalı’da güneş enerjisi projeleri için 5 firmanın sunum yaptığını söyleyen Söylemez, “Yerel halkın itirazı nedeniyle projeler iptal ediliyor. Ama ısrarla yeni uygulamalar yapılıyor. Bu onların bağlantılarına güvendikleri anlamına gelir. Gelen uzmanlar ‘Kimseye zarar vermeyeceğiz’ diyorlar ama şirket mera arazilerimizi elimizden aldıktan sonra nasıl bir zarar olmayacak? Korkuteli Bozova’daki Güneş Enerji Santrali iptal edildi. Umuyoruz ki örnek teşkil ederse buradakiler de iptal olur. Biz itirazımızı yaptık. Kaymakamlık aracılığıyla İçişleri, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Tarım ve Orman Bakanlıklarına itiraz dilekçelerimizi ilettik. Orman Bölge Müdürlüğü’ne, Mera Komisyonu Başkanlığı’na ve Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü’ne başvurduk. “Önümüzdeki hafta Antalya Valiliğine de gideceğiz” dedi.

‘BÖYLE DEVAM EDERSE YAYLA İKLİMLERİ KALMAZ.’

Karyağdı mevkiinde güneş enerjisi santrali alanına dönüştürülmek istenen arazinin 6 mahalledeki hayvan yetiştiricileri tarafından mera alanı olarak kullanılan bir yer olduğunu söyleyen Karyağdı Muhtarı Serkan Dormul, bu düzenlemeye neden karşı olduklarını anlattı. Yapılan tüm toplantılarda Elmalı’nın köylerine güneş enerjisi santrali yapılması gündeme geldi. Dormul, “Güneş enerjisi santralleri sayesinde iklim ısınıyor. Böyle devam ederse yayla iklimi kalmayacak. GES projesi için düzenlenen toplantıya siyasi partilerin ilçe başkanları da geldi. Bölgede hayvancılık ve arkeolojik kalıntıların bulunması nedeniyle projeye itiraz edildi. Bölge halkı bu santralleri istemiyor. Hepsi tutanaklara kaydedildi. Kilise kalıntılarının olduğundan bahsedildi. Kazılarda buluntular var ama dikkate alınır mı bilmiyoruz” dedi.

ANTALYA MÜZESİ KURTARMA KAZILARINI GERÇEKLEŞTİRDİ

Antalya Müzesi’nin 2022 yılında yayınladığı ‘100. Yıl Kitabı’nda yer alan Azize Yener ile ilgili ‘Elmalı-Bayındır Tümülüsleri: Arkeolojik Kazılar ve Buluntular’ başlıklı çalışmada bölge hakkında şu bilgilere yer verildi: “Pisidia, bilinen antik çağda Milyas gibi Lykia ve Kabalis’in çevrelediği Elmalı Yaylası’nın Bayındırköy mevkiinde yer alan onlarca taş yığma höyüğün 34’ü, 1986-2008 yılları arasında Antalya Müzesi tarafından yürütülen kurtarma kazılarıyla açıldı. Tümülüs olduğu anlaşılan 29 höyük üzerinde ortaya çıkarılan Arkaik ve Erken Klasik dönemlere ait mezarlarda inhumasyon ve kremasyon üslubu tespit edilmiştir. diğerleri dokuma tekne tipidir.”

Antik yollar ve kazı alanlarını gösteren haritaların da yer aldığı çalışmada, M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen mezarların Frig, Lidya ve İyon kökenli buluntular içerdiği belirtildi. yüzyıl ve M.Ö. 5. yüzyılın başlarından ortalarına kadar uzanan mezarlar Pers kültürüne işaret etmektedir. Mezar buluntularının çoğu yurt dışından geliyor. Özellikle üretim alanları belirli yerlerle sınırlı olan fildişi ve metal buluntular ticari bağlantı, yağma, ganimet, hediyelik veya çeyiz olarak elde edilmiş olabilir. Kazıların yapıldığı bölgelerde tümülüsler dışında herhangi bir yapılaşma bulunmasa da mezarların yerleşiminin çok uzak olmadığı düşünülmektedir. “Milyas, Geçmen ve Karaburun mevkilerinde yaygın olarak görülen yığma taş tümülüsler sadece bu bölgelerle sınırlı olmayıp, komşu Kabalis ve Kuzey Lykia’da da benzer pek çok örnek bulunmaktadır.”

‘ELMALİ ANNE’ BAYINDIR’DAN SERBEST BIRAKILDI

‘Elmalı Ana’ olarak bilinen 7 santimetre uzunluğundaki minyatür heykel, 1987 yılında Antalya Elmalı’daki Bayındır Tümülüsü’nde yapılan kazılarda bulunmuş olup, bölgede bulunan değerli eserler arasında yer alıyor. Yuvarlak yüzlü, güler yüzlü, cübbeli, boynunda taş kolyeli, iki kolunda bilezikli ve çıplak ayakları olan kadın figürü oldukça detaylı bir şekilde tasvir edilmiştir. Sol omzunda oğlu oturuyor, sağ eliyle ise örgülü saçlı küçük kızının elini tutuyor. Frig dokumalarını anımsatan dönem kıyafetleriyle tasvir edilen ve gamalı haç benzeri motiflerle zenginleştirilen bu olağanüstü heykelin, bilim adamları tarafından M.Ö. 6. veya 7. yüzyıla kadar dayandığı sanılıyor. İlk değerlendirmeler Frig karakterinin olasılığı üzerinde yoğunlaştı. Ekrem Akurgal bu heykelin Geç Hitit eseri olduğunu ifade etti. Akurgal’a göre küçük kızın uzun örgülü saçları ve kıvrık kahkülleri Arami etkisi taşıyan Geç Hitit saç bölümünü yansıtıyor. ‘Anadolu’da Doğan Medeniyet’ kitabıyla öne çıkan Fahri Işık, bu fildişi heykel ve işçilik anlayışının Geç Hitit, Frig ve Lidya dünyasına yabancı olduğunu vurguladı. Heykelciğin tarihi M.Ö. 600’lü yıllarda İyonyalı ustalar tarafından yapıldığını belirten Işık, heykelin tanrıça Leto ile ikizleri Artemis ve Apollon’u tasvir ettiğini öne sürdü. ‘Elmalı Anne’ Fahri Işık’ın bu görüşünden hareketle Antalya Arkeoloji Müzesi’nde tanıtılıyor ve sergileniyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu